
Margarinler üzerinde pekçok yazı yayınlandı. Bu yazılarda çeşitli yönleri ile margarinlerin sağlığımıza verdiği zararlar uzman ve araştırmacılarımızın açıklamaları ile ortaya kondu. Bu bilgiler ışığında, GİMDES olarak, yaşam tarzımız içerisinde margarine yer vermememiz gerektiğine dair endişelerimiz devam etmektedir. Neden böyle düşündüğümüzü açıklayacak bir yazıyı dikkatinize sunmak istiyoruz.
Bilindiği gibi bitkisel sıvı yağların hidrojenizasyon metodu ile yapay olarak katılalıştırılmaları sonucunda elde edilen yağlara margarin veya hidrojene katı yağ denmektedir. Margarinler doymuş yağ gurubuna giren yağlardır. Bünyelerinde yapay olarak oluşan trans yağları da barındırırlar.
Trigliseridlerdeki doymuş yağ asitleri, kardiyovasküler rahatsızlıklarla bağlantılı olan kan kolestrol seviyesinin yükselmesine katkı sağlamaktadır. Harvard Üniversitesi araştırmacılarının 1994 deki bir çalışmalarında,Hidrojenize edilmiş yağ tüketen insanların, hiç tüketmeyen veya çok az tüketen insanlara nazaran yaklaşık iki misli kalp krizi geçirme riskine sahip olduklarını rapor etmişlerdir.
Hidrojene yağlar, sıvı yağların, sıvı olmalarını sağlayan çoklu bağlarının hidrojenle doyurularak katı hale dönüştürülmüş şeklidir. Bu işlem sırasında trans yağ asitleri de oluşur. Trans yağ asitleri bir grubun adıdır. Bir tek maddenin değil bir grubun adıdır. Sonuç ürünün kompozisyonu, uygulanan hidrojenizasyon işleminin koşullarına bağlıdır. Bu yolla elde edilen trans yağlar sentetiktir. Yani doğada bulunmazlar. Vücudumuz bu sentetik trans yağları tanımaz. Yemeklik yağ olarak tükettiğimiz doğadaki yağların tümü trans formunda olmayan yağlardır.
Gevişgetiren hayvanların süt ve etinde de az miktarda trans yağ asidi bulunmaktadır. Ancak bu trans yağ asitlerini , sentetik trans yağ asitleriyle karıştırmamak gerekir. Aynı kompozisyonda olan yağlar değillerdir. Çalışmalar doğal trans yağ asitlerinin herhangi bir zararını tesbit etmemiştir. Üstelik, günlük alınan doğal trans yağ miktarı da sentetik trans yağ asidi alımının en az 25 katı daha azdır.
Yapılan bilimsel çalışmalar bu sentetik trans yağ asitlerinin sağlığa zararlı olduğunu göstermiştir. Danimarka 2003’te bu yağların kullanımına en büyük sınırlamayı getirdi. Bunu Kanada takip etti. ABD’nin New York eyaletini diğer eyaletler takip etmekte…
ABD’nin Boston kentindeki Harvard Kamu Sağlığı Okulu’ndan Dr. Frank B. Hu, yaptıkları çalışmanın, kanlarındaki trans yağ seviyesi yüksek olan kadınların olmayanlara göre kalp krizi geçirme riskinin üç kat fazla olduğunu ortaya çıkardığını bildirmiştir. Circulation dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, kırmızı kan hücrelerindeki trans yağ oranının trans yağ tuketimiyle bağlantılı olduğu, bunun da kötü kolesterolun (LDL) yükselmesi ve iyi kolesterolun (HDL) düşmesiyle ilgili bulunduğu belirtildi.
Muhtelif geniş çaplı çalışmalar erken ölümlerle yüksek miktarda trans yağ tüketimi arasında kuvvetli bir bağın olduğunu göstermektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve İlaç İdaresi(FDA), Amerikan Kalp Kurumu(AHA) gibi kuruluşlar trans yağ girişini sınırlamaları için topluma uyarıda bulunmaktadırlar.
Hidrojenize Yağların Verdiği Zararlar :
Koroner Kalp Hastalığına sebep olduğu kesinleşmiştir. Diyabet, Obezite, Kanser, Kısırlık (ovulasyonun baskılanması), Karaciğer Fonksiyon Bozukluğu, Hücre Fonksiyon Bozukluğu (zar yapısını bozarak) )(birçok hastalığın kapısını açmaktadır)(Alzheimer, Parkinson vb)gibi hastalıklara sebep olmasıyla ilgili pek çok bilimsel çalışma mevcuttur. Annenin beslenme tarzına (trans yağ asitleri tüketimine)bağlı olarak anne sütüne geçtiği kanıtlanmıştır. İyi kolestrol (HDL :high density lipoprotein) seviyesini düşürmektedir. Kötü kolestrol (LDL : low density lipoprotein) seviyesini yükseltmektedir. Kandaki Lp(a) atherogenic lipoprotein oranını yükseltmektedir. Kandaki yağ oranını yükseltmektedir. Alınan kalori aynı olmasına rağmen vücutta(özellikle karın bölgesi)yağ birikimi ve kilo alımına sebep olmaktadır.
Son yıllarda, bütün dünyada hidrojene margarinlerin zararları, hastalık yapma rizkleri ayyuka çıkınca yeni arayışlara yönelen margarin sanayicileri, yeniden görevlendirdikleri bilim adamlarının buldukları bitkisel sıvı yağlardan margarin yapımı için interesterifikasyon denilen bir yöntemle margarinlerini üretmeye yöneldiler. İnteresterifikasyon basitçe doymamış yağ asitlerinin hidrojenle doyurulması yerine, katılığı sağlayacak yağ asitleri ile sıvılığa neden olan yağ asitlerinin enzim ya da kimyasal yöntemler kullanılarak birbirleri ile değiş tokuş ettirilmesidir. Bu yöntem eski margarinlerde bulunan trans yağlarını bir hayli azalttı ama tamamen yokedemedi.
Yapılan tüm analizlerde, bu yeni yöntemde de margarinlerin içindeki trans yağların sıfıra inmediği görülmektedir. Margarinciler, 100 gram yağda 1 gram’ın altındaki trans yağlarını galat olarak sıfır trans yağı olarak lanse ediyorlar. Sıcak preslenmiş bitkisel kökenli yağların kullanıldığı paketli ya da paketsiz gıdaların ne kadar yaygın kullanıldığı düşünüldüğünde, alınan toplam dozun arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Margarinciler bu yeni margarin türünü yere göğe sığdıramıyorlar. Halbuki, daha önce, 50-60 yıldan beri insanlara benzersiz reklamlarla dayattıkları hidrojene margarinler için de benzer sloganları kullanarak ürünlerini pazarladılar. Bu yağlar yüzünden milyonlarca insanın kalp hastası olmasının, bu sebeple kalp damar ameliyatı olmak zorunda kalanların, bu yağları tükettikleri için kanser olanların, hayatlarını kaybedenlerin vebalini kimler yüklenecektir?, hiç düşündüler mi? Şimdi bu yeni nesil yağların da zararlarını, hastalıklarla ölümlerle geçecek bir 50-60 yıl sonra mı öğrenmek zorunda kalacağız? Margarincilerimizi insanlık namına bu konuda düşünmeye davet ediyoruz.