
Sümeyye Burak gönüllü kardeşimizin de bulunduğu 4 hanım kardeşimizin tek başlarına organize ettikleri Helal Lokma konferansı 7 Haziran 2012 C.tesi günü Bursa Osman Gazi Ördekli Kültür Merkezinde icra edildi. Konferanstan önce mahilli NİDA radyosundaki programda ve Konferansta GİMDES Başkanı Dr.H.K.BÜYÜKÖZER konuşma yaptı.
Konuşmasında; Bir müslümanın doğumundan ölümüne kadar hayatının her safhasında helâl yaşam sistemi içerisinde yaşamak zorunda olduğuna dikkat çeken BÜYÜKÖZER, “Eğer bunu yapamıyorsa kusurlu bir mümin olarak hayatını devam ettiriyor demektir. İnanç sahiplerinin bu hakkını, onların inançlarına uygun standartlarda vermek üreticilerin görevidir. Firmalar, ürünlerini bu insanlara satacaksa inançlarına en uygun şartlardaki ürünü üretmek zorundadır. Dünyadaki ürünler ne yazık ki bu şartları henüz tam haiz değil.”dedi.
Son 100 yıllık geçmişe baktığımız zaman marketlerde satılan mallar, bizim inaçlarımıza göre üretilmemiş. Batı kaynaklı proses ve teknolojilerle yapılan bu üretimler, sadece kendi anlayışları ve menfaatlerine uygun bir sistemi dünyaya ihraç ediyorlar. Museviler, uzun yıllardır ‘koşer’ adıyla bir sistem kurmuşlar. Bütün dünyada bu sistemi uyguluyorlar. Kültürel bir inanç olarak bütün dünyada vejeteryanlar var. Önemli bir kitleye sahipler. Örneğin bir vejeteryan uçağa bindiğinde, ‘Ben vejeteryanım.’ dediğinde ona özel menü getiriliyor. Maalesef bir müslümanın böyle bir hakkı yok.” dedi.
Modernite ve bu modernitenin getirdiği sorunlu ve sağlığa zararlı tüketim alışkanlıklıklarımız üzerinde durarak; koladan cipse, enerji içeceklerinden margarinlere kadar geniş bir yelpazede yer alan ve maddi ve manevi sağlığımızı tehdit eden ürünlere karşı son derece dikkatli olmamız gerektiğini vurgularken özellikle yarınımızın teminatı olacak çocuklarımız üzerinde oynanan oyunlara dikkat çekmeye çalıştı.
Bütün dünya ülkeleri global bir köy durumuna geldi. Biz maalesef yıllardır Türkiye’de yaşayan insanlar olarak hep marketlerin müslümanların kontrolünde olduğunu düşünüyorduk. Şu an hangi markete girseniz dünyanın en 3-4 ülkesinden ithal edilmiş ham maddenin, katkı maddesinin kullanımı ile üretilmiş ürünleri raflarda görebilirsiniz.
Helal Sertifikalamanın iki ayağı olduğunu söyleyen BÜYÜKÖZER, “Birincisi bu konuda hassasiyetleri olan ve inançları olan insanları ilgilendiriyor. Dolayısıyla inanç sahiplerinin inançlarına uygun ürünleri kapsayan bir konu. İkincisi ise dünya ekonomisi içinde bunun ticari boyutuyla ilgili kısmı. Dolayısıyla bu iki ayağın da sağlıklı bir şekilde çalışır hale getirilmesi gerekiyor” dedi.
Dünyada birçok farklı standart olduğunu söyleyen BÜYÜKÖZER, “Musevilerin Koşer sertifikasının yanında felsefi bir topluluk olan vejeteryanların bile dünya üzerinde çok ciddi otoriteleri var. Dünyada çok büyük bir nüfusu olmasına rağmen kendine ait bir standartı oturtamayan tek topluluk Müslümanlar. Bu kötü durum bugün yer yer Müslümanların uyanması ile düzelme yoluna giriyor. Ancak Helal Sertifikalama çalışmalarını sulandırmaya, rant elde etmeye, meşrepçilik ve cemaatçilik taasubu ile fitneye sebebiyet verebilecek oluşumlara da dikkat edilmelidir.Burada müslümanların ferasetine ihtiyacımız var. Helal sertifikalama yapma iddiasında bulunanların samimisini, sahtekarını ayırdedebilecek ferasetli müslümanlara ihtiyacımız var.” dedi
Dünyada 2 milyar Müslüman’ın yaşadığını ve tüm Müslümanların ‘helal gıda’ sertifikalı ürünlere önem vermeye başladığını belirten BÜYÜKÖZER, “GİMDES olarak bugüne dek 220 firmaya, ihracata dayalı helal ürün sertifikası verdik. Bu sayı her geçen gün artıyor. Sertifika vermeye başladığımız 2009 yılı 2.ci yarısından 2011 yılı sonuna kadar yaklaşık 4 milyar dolarlık GİMDES helal sertifikalı ürün ihracatı dünyanın dört bir tarafına gerçekleştirilmiştir. Böylece, dünyada 2 trilyon dolarlık helal ürün pazarına ağırlığımızı koymaya başladık” diye konuştu .