DÜNYANIN BÜTÜN PAZARLARINDA GEÇERLİ BİR HELAL SERTİFİKA VAR!…
GİMDES 4 YILDIR BU SERTİFİKAYI VERMEKTEDİR!…

Dünkü gazete haberi:

“Ülkemizde verilen helal ürün sertifikasının uluslararası geçerliliğinde sıkıntılar yaşadıklarını ifade eden Yörük, “İslam ülkelerinin çoğu Türkiye’den ihraç edilen malı kabul etmiyor ve gümrükten sokmuyor; sertifikanın Diyanet tarafından onaylanmasını talep ediyor. Daha da önemlisi, Türk Standartları Enstitüsü tarafından verilen belge maalesef yeterli olmuyor. TSE’nin bir an önce helal sertifika konusunda akreditasyon sağlaması gerekiyor” açıklamalarında bulundu.”

Birileri pişmiş aşa su katmak, ülkenin rayına oturmuş Helal Sertifikalı ihracat çarkına taş koymak için çabalıyor. Bunu yaparken de sureti haktan gözükmeye çalışması insanı kahrediyor. Çünkü konuyu bilmeyen ve bilinçsiz insanlarımız ister üretici olsun, ister tüketici olsun kafalarını karıştırarak yanlış noktalarda çözüm aramaya başlıyorlar.

Dün yayın organlarımızda çıkan haberin neresini düzelteceğimizi bilemiyoruz ama düzeltmemiz de gerekiyor.

“İslam ülkelerinin çoğu Türkiye’den ihraç edilen malı kabul etmiyor ve gümrükten sokmuyor”

Evet 4-5 sene öncesine kadar böyle idi. Diyanetten, müftülükten, Bakanlıktan alınan belgelerle bu işler yürümüyordu ve Türkiye kaynaklı ürünler için koyu bir anti propaganda oluşmuştu. Ancak 4 senedir uluslar arası akreditasyonlara sahip GİMDES kurumunun verdiği Helal Sertifikaları ile artık ülkemizin ürünleri dünyanın bütün Helal pazarlarına girme imkânını buldu. İspatını merak edenler GİMDES’in Helal Sertifikası ile ihracatlarını geliştiren 2oo firmanın yetkilileri ile görüşmelidirler.

“Sertifikanın Diyanet tarafından onaylanmasını talep ediyor”

Konunun içinde bulunan bir kurum olarak hiçbir ülkeden böyle bir taleple karşılaşmadık. Diyanet, Sertifikalama kurum yapısına göre dizayn edilmiş bir kurum değildir ve bağımsız nitelik yapısında olmayan bir devlet kurumu olma sebebi ile de akreditasyon kurumları tarafından tercih edilmemektedir. Geçmişte bu tür belgelerle helal ürün ihracatımızın nasıl bir sıkıntıya düştüğü unutularak, yeniden o günlere dönüşe yol açacak beyanlardan uzak durulmalıdır.

“Daha da önemlisi, Türk Standartları Enstitüsü tarafından verilen belge maalesef yeterli olmuyor. TSE’nin bir an önce helal sertifika konusunda akreditasyon sağlaması gerekiyor”.

Burada TSE’nin uluslar arası akredite kurum iddiasının doğru olmadığının itiraf edilmesi önemli bir haberdir. Biz bunu işin başından beri hep açıklamalarımızda belirttik. Yine TSE’nin bir devlet kurumu olduğunu önemle vurguladık. TSE’nin laik devlet düzeninin belli bir dine ait olmayan konulardaki standartlarını oluşturan bir kurum olabileceğini, ama asla bir din adına bir standart veya sertifikalama çalışması yapan bir kurum olamayacağını defalarca kamuoyuna açıkladık. Mevcut yasalar çerçevesinde her kurum, sistemi zora sokmayacak yasal bir zeminde oturmalıdır ve asla yetkisinin dışındaki faaliyetlere girişmemelidir.

Her şeyden önce unutulmamalıdır ki bugün dünya üzerinde, acı da olsa, yasalarını İslam dinine ait kaideler üzerine oturtmuş bir devlet bulunmamaktadır. Bu devletlerin ve bu devletlere bağlı kurumların yöneticileri iyi birer müslüman olmaları bu durumu değiştiremez. Helal, Helal Ürün, Helal Sertifika, Helal Yaşam kavramları ise dini içerikli kavramlardır. Bu sebeple, bu kavramlar bu yapıdaki bir devlet veya bir ülkenin milli kavramları değildir. Olsa olsa o devletin, o ülkenin içinde yaşayan Müslümanlara ait kavramlar olabilir; yani dünyadaki 2 milyar nüfusa sahip Müslümanların müşterek kavramlarıdır. Alemşümul ve bütün bir İslam ümmetinin müşterek ve adeta imani bir nitelik taşıyan bu kavramlar bu sebeple, hiçbir ülke ve devletin mili çıkarları adına istismar edilemez ve asla hiç bir kimse veya kurum buna kendini yetkili göremez, görmemelidir. Zaten dünyadaki gelişme de bu istikamette büyümektedir. Dünyanın her tarafındaki Müslümanlar kendi Helallerine sahip çıkmakta ve yaşadıkları devlet yönetimlerine kabul ettirmektedirler.